Fonksiyonel tıp, hastalıkların kökenlerini ve bireyler arasındaki farklılıkları ele alarak, bireyleri bütünsel olarak ele alan, özelleştirilmiş ve önleyici bir sağlık yaklaşımıdır.

Kişiye özel beslenme, bireylerin genetik, biyolojik ve yaşam tarzı faktörlerini dikkate alarak özelleştirilmiş beslenme planları oluşturmayı ve besin alerjilerini yönetmeyi amaçlar.

Eat the Rainbow metodu, çeşitli renklerdeki meyve ve sebzelerin tüketilmesini teşvik eden bir beslenme yaklaşımıdır. Bu yaklaşım, farklı renkteki meyve ve sebzelerin içerdikleri vitaminler, mineraller, antioksidanlar ve diğer besin maddeleri açısından zengin olduğunu ve sağlıklı bir beslenme için önemli olduğunu vurgular. Örneğin, kırmızı meyveler ve sebzeler genellikle likopen içerirken, turuncu meyve ve sebzeler beta-karoten bakımından zengindir. Yeşil yapraklı sebzeler genellikle demir ve kalsiyum içerirken, mor ve mavi meyve ve sebzeler genellikle antioksidanlar açısından zengindir. Bu nedenle, farklı renklerdeki meyve ve sebzeleri günlük beslenme programına dahil etmek, vücuda geniş bir besin yelpazesi sağlayabilir ve genel sağlık ve iyi oluş için faydalı olabilir.

"Primary food" terimi genellikle beslenme dışındaki faktörlere (duygusal durum, ilişkiler, kariyer, fiziksel aktivite gibi) atıfta bulunur. Bu faktörler, gerçek besinlerden daha fazla etkiye sahip olabilir ve genel sağlık ve refah üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. "Ana besinler" olarak da adlandırabiliriz.

"Secondary food" terimi ise genellikle fiziksel olarak tükettiğimiz yiyecekleri ifade eder. Bu yiyecekler, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu besinleri sağlar ve genellikle diyet ve beslenme planlarında odak noktasıdır. "İkincil besinler" olarak da adlandırabiliriz.